top of page

Gelenek ve Göreneklerimiz

Görücü (Kız Görme)

Kahramanmaraş'ta evlenmelerin büyük bir kısmı görücülerin aracılığı ile  olur. Aileler oğulları evlenme çağına gelince kız görmeye başlarlar.  Aile bu işle uğraşmakta gecikirse oğulları bu arzuyu bazı hareketlerle  ifade eder. Örneğin; askerden gelmişse nüfus kâğıdını, terhis  tezkeresini ailesinin görebileceği yere koyar. Elbisesini suya ıslatıp  yıkamadan asar. Burada şu yaygın fıkrayı anlatalım:Oğulları evlenme  çağına gelmiş olan anne ve baba maddî yetersizlikten dolayı. Evdeki  eşeği ve yaşlı öküzü satıp oğlanı evlendirmeye karar verirler.  Konuşmaları kapı aralığından dinleyen genç sabırsızlıkla beklemeye  başlar. Fakat günler geçtiği halde ailesinde bir hareket göremeyince  sabırsızlanan genç bir gün konuşma arasında, "Hani hiç eşek, öküz lâfı  etmiyorsunuz der".Kız görmek için Pazartesi ve Perşembe günleri  uğurlu sayılır. Görücüler, oğlanın babaannesi, teyzesi ve diğer yakın  akrabaları bir Pazartesi veya Perşembe günü kız evine giderler.  Görücülere kahveyi evin gelinlik kızı getirir ve kahveyi ikram ettikten  sonra oda kapısının yanında, uygun bir yerde elindeki kahve tepsisini  göğsünün hizasında tutarak bekler.Görücüler kızı beğenirlerse anne,  babaya "Menendimizi bulduk" der. Baba da kızı bir araştırır. Pazartesi  ve Perşembe günü görücüler tekrar kız evine giderler. Kızın annesi  "Hoşgeldiniz, hangi rüzgar attı sizi buraya" der. Görücülerden en  yaşlısı "Hoş bulduk" der. Oğlanın anası da , "Niçin geldik, sorsana"  der. Kızın anası sorunca, "Allahın emri Peygamberin kavliyle kızınızı  oğlumuza istemeye geldik" derler. Kızın anası da "Allah yazdıysa bizim  ne söyleye hakkımız var" der. Görücüler giderken kız evi kesin cevap  için üç gün izin ister. Görücüler de "Peki ama üç gün sonra kızı almadan  gitmeyeceğiz" der. Bundan sonrada kız evi de oğlan hakkında  soruşturmalarını yapar. Üç gün sonra kaynana birkaç kişiyle gelir, "Rast  gele" der içeri girerler. Hoş beşten sonra kızı vermeyeceklerse  "Kızımız daha küçük" diye baştan savarlar. Vereceklerse, kız evi naz evi  olduğundan birkaç hafta nazlanırlar. Bir top inci, 20 - 25 tek ince  bilezik, 10 - 11 çift burma bilezik, bir gerdanlık istenilir, yol parası  ve kızın ağırlığı tespit edilir. Zenginlerse, kız evinin istediği  şeyleri verirler ve şerbet günü tayin edilir. Kız evinin isteklerini  veremeyenler geri çekilmek zorunda kalır. 

Şerbet

Şerbet günü, bir Pazartesi veya Perşembe günüdür. Her iki ailenin  tuttuğu kadınlar tarafından hısım ve akrabalar şerbete davet edilirler.  Konuklara oğlan evi tarafından gönderilen meyve, tatlı ve çerezler ikram  edilir. Yine oğlan evinin gönderdiği şeker şerbet yapılır. Şerbet  dağıtılırken kaynana kız yüzük takar. Hocalar dualar okur. 

Ağırlık 

Tespit edilen bir günde kızın ve oğlanın akrabaları, daha önceden kararlaştırılan eşyaları kız evine verirler. 

Düğün Hamamı 

Kız evi, oğlan evinin kiraladığı hamama yine akrabaları ile giderler.  Gelini kız evi soyar. Yıkandıktan sonra iç çamaşırlarının üzerine sevaî  (Yöresel bir nevi işlemeli önü açık, yakasız özel giysi) giydirilir.  Saçları örülüp altın mahmudiyelerle süslendikten sonra başı bağlanır.  Baş bağlayacak kadın iş bilir, elinden su içilir, maya çalınca tutacak,  pekmez ebeleyecek (Mayalayacak) cinsten olmalıdır. Aksi halde gelinin  çocuğu olmayacağına inanılır. Bundan sonra gelinin ön tarafına yeşil,  arka tarafına kırmızı olmak üzere iki tane duvak bağlanır, ayağı sarı  edik (Çizme vari ayakkabı) ile çorap giydirilir. Kollarında kırmızı  kurdela bulunan sağdıçlar gelinin yanlarında; natırönde, arkasında da  kız evinin gelin olacak çağa gelmiş kızları bulunur.

Kına

Çarşamba günü öğleden sonra oğlan evi, kız evine gider ve kaynanasının  eli geline öptürüldükten sonra kaynana gelinin avucuna kına koyar.  Burada kullanılan tahta kaşık oğlan evin gider. Herkes gittikten sonra  gelin avucundaki kınayı evin duvarına çarpar. Bu davranışı gelinin o  kına gibi tertemiz evi bırakmış olduğuna delalet eder.

Gelin Getirme

Zamanımızdan 25 sene önceye kadar gelin atla getirilirdi. Bugün ise  arabalarla götürülüyor. Araba geleneği de önemlidir. Araba ne kadar çok  olursa düğün o kadar şerefli sayılır. Gelin arabasının önüne halktan ip  geren olursa şoförün yanında oturan kayın peder, avuç dolusu bozuk para  fırlatır. Gelin oğlan evinin kapısında kayın pederinin elini öper,  kaynana gelinin ayağı önünde boş bir şişe kırar ve çocuklara para atar.  Gelin merdivenden çıktıktan sonra kaynananın kolunun altından geçer.  Kaynana geline bir nar verir, gelin bu narı duvara vurup parçalar.  Kınanın karıştırıldığı kaşığı gerdek odasının ortasında kırıp yere atar.

Gelin

Perşembe günü sabahı gelinin eline ayağına kına yakılır. Saçı güzelce  taranır ve elbiseleri giydirilir. Düğün türküsü ve oyunlarla geçirilir.  Erkekler gazel söyler, halay çekerler. En büyük ödev abdal davuluna ve  Belediye Bandosuna düşer. Oyun oynayan ne kadar çoksa düğünün namı o  kadar büyük olur. O gün herkese izzet ikramla "Velime Yemeği" yedirilir,  velime yemeği çok kere lâhmacun, patates sulusu, pirinç pilavı ve  hoşaftır. Özel olarak çörekte ikram edilir.

Dini Nikah

Çoğunlukla öğleden sonra yapılır. Kız ve oğlan vekilleri, şahitleri,  imam efendi ve oğlan ile kızın babaları bulunur. Kızın vekilliğini  kendisine nikah düşmeyen bir kişi üzerine alır. Vekillik alırken bu adam  şahitlerin huzurunda geline üç defa "Beni vekil kabul ettiniz mi?" diye  sorar, kızda "Evet" der veya sükût ederse "Sükût ikrardandır" deyip  vekilliğini alır. İmam efendi nikah kıyar. 

El Öpme

Damat, gelin ve yakın akrabaları Pazar'a rastlayan bir günde kız evine  el öpmeye giderler. Damat, kayın peder ve kaynanasının elini öper.  Ölünceye kadar devam edecek mutluluk temeli bugün atılır. Onlar ermiş  muradına biz çıkalım kerevetine.Kahramanmaraş Köylerinde Düğünlerde Sağmenler (Seymenler)Kahramanmaraş köylerindeki düğünlerde, oğlan evi tarafından davet  edilerek çevre köylerden gelen topluluğa sağmen (Seymen) denilmektedir.  Düğünün olduğu köyden davet edilenler sağmen olamazlar. Sağmenliği  meydana getiren kişiler oğlan evi tarafından okuntu gönderilerek  çağrılır. Okuntu gönderme düğüne davet etme demektir. Bunun için,  çağrılan kişilere birkaç elma, bir miktar şeker, bir değirmi basma,  havlu, mendil, çorap gibi şeyler gönderilir. Bunlara okuntu, okuntuyu  götürenlere okuyucu denir. Okuyucu okuntu dağıttığı kişilere "Size  .....ın selamı var, önümüzdeki hafta düğüne buyurmanızı söyledi" der.  Okuyucular genellikle dili tatlı, bu işe uygun kişiler arasından  seçilir.Köylerdeki düğünlerin çoğu Pazartesi ya da Salı günü  kurulur. Sağmen alayı, düğünün başladığı gün gelir. Sağmen gelirken  beraberinde keçi, koyun, inek ve öküz gibi hediyeler getirir. Bunlar  düğün evine verilir.Sağmenler, düğün olan köye yaklaştıkları zaman  silah sıkarlar. Bu davranış sağmenin gelmekte olduğunu duyurur. Sağmenin  gelişini haber alan köylü, davulla birlikte karşılamaya çıkar. Belli  bir yerde karşıladıktan sonra birlikte düğün evine dönerler. Köylü, bu  gelen topluluğu üçer, beşer paylaşır. Bu davranış düğün sahibini müşkül  durumdan kurtarmak içindir. Düğün sahibi kendisine getirilen canlı malı  kestirerek sağmene yemek ikram eder.

bottom of page